Gebe miyim ?

Gebelik Belirtileri ,

En önemli bulgu kadındaki adet gecikmesidir. Ancak her adet gecikmesi, kadının gebe olduğu anlamına gelmez. Kadının yaşamındaki değişiklikler, bazı rahatsızlıklar, psikolojik durumu ve  stres gibi birçok etken kadının adet düzeninin bozulmasına ve gecikmelere neden olabilir. Gebelik belirtileri aşağıda listelendiği gibidir:

  1. Adet kanamasının gelmemesi (amenore)
  2. Mide bulantısı ve kusma
  3. İdrar ile ilgili şikayetleri
  4. Yorgunluk ve bitkinlik hali
  5. Fetal hareketlerin hissedilmesi
  6. Göğüslerde beliren değişiklikler
  7. Vajinal mukoza renk değişikliği
  8. Artmış deri pigmentasyonu ve abdominal striaların görülmesi.
  9. Kokulara karşı aşırı hassasiyet
  10. İştah artması ve bazı gıdalardan tiksinme
  11. Duygusal anlamda değişimler
  12. Vücut ısısının artması

Gebeliğin Oluşumu

Gebelik veya hamilelik; erkekten gelen sperm ile kadının yumurtalıklarından atılmış olan yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık (266-270 günlük) dönem.[1]

Döllenmenin oluştuğu andan 8. haftanın sonuna kadar geçen döneme embriyotik dönem denirken bundan sonrasına ve doğuma kadar olan döneme de fetal dönem denmektedir. Gebelik genç yaştaki bayanlarda döllenme sonrası ilk gün içinde belirlenebilir. Çünkü adet düzensizliği tamamlana kadar vücudun ürettiği her yumurta döllenmeye daha uygundur. Yaş ilerledikçe doğurganlığın azalması bununla ilgili bir durumdur. Döllenme sonrası 8-10 saat içerisinde ilk kusma gerçekleşir. Yaşı ilerlemiş bayanlarda ise belirtiler 1 hafta ile 2 ay arasında gözlemlenir. Ergenlik döneminde hamilelik ise ilk 12 saat içinde belirlenebilir. Ergenlik döneminde yumurtalar henüz olgunlaşmamıştır ve bu yüzden spermin yumurtayı döllemesi 5 ile 20 dakika arasındadır. 16 yaşını doldurmamış bir bireyin döllenme gerçekleştikten 10 gün sonrasında embiriyonun vücuttan alınmamısı durumunda bireyde ciddi şekilde fiziksel ve ruhsal sorunlara yol açabilir. Çünkü 16 yaş altı ergenlerde duygu dünyasının yapım aşamasıdır. Lakin kişi yaşıtlarından bu denli farklı bir olayla karşılaştığı için ileriki dönemlerde kendine güvensizlik gibi psikolojik eksiklikler yaşayabilir. Halk arasında yanlış bilinen bazı inanışlar -adet döneminde gebe kalınmaz gibi- kişide ciddi ruhsal sorunlara yol açabilir.

 

Suda Doğum

Türkiye’de 1993 yılında İstanbul’da ‘Suda Doğum’u ve ayrıca ağrısız doğum için kullanılan bir başka yöntem olan peridural (epidural) anesteziyi yapan ilk Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı olarak önerim, anne adaylarının doğum seçeneğini doktoruyla birlikte belirlemesidir. Ancak; bir hekim daha ilk başlarda hastasını sezaryen’e yönlendiriyorsa yada sezaryen’e eğilim taşıyorsa lütfen bu doktorunuzdan uzaklaşın.

Ben hastalarıma, epidural (peridural) denilen anesteziyi veya psikolojik telkin eşliğinde çıkımda ağrı kesici iğnelerin yapılmasını yada pudendal anesteziyi öneriyorum ve uyguluyorum. Amaç sağlıklı bir anne ve sağlıklı bir bebek!

 

#doğum #doğumdoktoru #normaldoğum #sezaryendoğum #sudadogum #gebelik #gebeliktakibi #kadınhastalıkları #kadınsağlığı #kadınhastalıklarıuzmanı #bebek #gebekalma #jinekoloji #jinekolog #drsacitgüneş #istanbul #bakırköy #iletişim

Sezeryan Doğum

Sezeryan, doğumun doğal olmadığı durumlarda karın ve rahmin kesilerek bebeğin alındığı cerrahi bir işlemdir. Çok nadir durumlarda bu yöntemle rahimdeki ölü fetusun da alındığı olur. İlk modern sezaryen 1881 yılında Alman jinekolog Ferdinand Adolf Kehrer tarafından gerçekleştirilmiştir.

Sezaryen genellikle vajinal doğumun bebeğin veya annenin sağlığını riske atacağı durumlarda gerçekleştirilir. Son yıllarda sezaryen doğum Çin’de %46 gibi bir rekor seviyeye yükseldi. Diğer Asya, Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinde ise bu oran %25 gibi bir seviyededir.ABD’de sezaryen doğum oranı 2007 yılında %31.8 olarak tespit edildi.Avrupa ülkelerinde ise bu oran çok büyük farklılıklar göstermektedir: İtalya’da sezaryen doğum oranı %40 iken, bu oran Nordik ülkelerinde yalnızca %14’tür.

Doktorumuzdan gebelik süreci ve sezeryan doğum ile ilgili diğer detaylı bilgileri alabilirsiniz.

 

Sezeryan Doğum riskleri ,

  • Sezaryen ile doğum mecbur kalmadıkça tavsiye edilen bir doğum tekniği değildir. Çünkü sezaryen doğumdan ziyade bir nevi operasyon gerektiren bir işlemdir. Karın bölgesine kesi uygulanmaktadır. Uygulanan kesi ile karın iç kısmında iltihap tehlikesi her zaman vardır. Ayrıca kesiye uygulanan dikişlerde kanama ve enfeksiyon oluşabilir.
  • Sezaryen doğumlarda vajinal doğumlara oranla kan kaybı daha yüksektir. Sezaryen doğum şayet 2. Ya da 3. Defa uygulanıyor ise ilk doğuma oranla daha fazla risk oluşmaktadır. Oluşabilecek riskin nedeni ise ilk doğumda muhtemel karın içinde yapışıklıklar oluşmuştur. İdrar yollarında hasar oluşma riski vardır.
  • Sezaryen doğum sonrası dikiş uygulanan alanda oluşan ağrılar annenin hareketlerinde kısıtlama yaratacağından dolayı bebeğini emzirmesinde zorluk yaşayabilir.
  • Sezaryen doğum şayet genel anestezi yardımı ile yapılmışsa anestezi ile alakalı problemler gelişebilir. Ayrıca sezaryen doğumlarda annenin hayatı normal doğumlara oranla yaklaşık olarak 4 kat daha tehlike altındadır.

Normal Doğum

Doğum, ana rahminin ardı ardına gelen istemsiz kasılmaları ile başlayan ve bebeğin anne vücudunun dışına çıkması ile sonuçlanan bir olaydır. Dokuz ay boyunca sakin sakin duran rahim kasının gebelik süresinin sonunda hangi sinyallerden etkilenerek kasılmaya başladığı, yani doğumun başlamasına yol açan faktörlerin neler olduğu aslında halen tam olarak bilinmemektedir.

Doğum en başta belli belirsiz kasılmalar ile başlar. Adele kasılmaları yukarıdan aşağıya doğru dalgalanmalar şeklinde oluşurlar ve bebeği rahim ağzına doğru iterler. Bebeğin içerisinde bulunduğu su kesesi (Amniyon kesesi) doğumun herhangi bir aşamasında kendiliğinden yırtılabilir ya da hekim tarafından doğumu hızlandırmak için tıbbi müdahale ile açılır. Sıvı kesesi doğum ağrıları başlamadan daha önce açılırsa doğumu başlatma sinyaline neden olabilir. Doğumun başladığının bir başka göstergesi de rahim ağzındaki tıkacın vajinadan atılmasıdır. Gerek kesenin açılarak sıvının gelmesi, gerekse de rahim ağzı tıkacının atılması doğumun başladığının göstergesidirler.

Gebelik ve Doğum

Gebe Kaldıktan sonra mutlaka düzenli olarak doktor kontrollerine gitmelisiniz.  Bu hem sizin hem de bebeğinizin beklenmeyen bir problem yaşamamasında en önemli faktördür.   Elbette gebelik ve doğum kendi kendine işleyen doğal birer fizyolojik süreçtir, ancak ortaya çıkabilecek sıkıntıları başında fark etmek ve düzelmesi için gerekli önlemleri zamanında almakla pek çok sorun daha doğmadan halledilir.

Doktor kontrolüne ne sıklıkla gidilmeli ?

Anne karnında tek fetüsün bulunduğu ve annenin daha önceden bir hastalığının (kalp hastalığı, diyabet, hipertansiyon, böbrek hastalığı gibi) bulunmadığı gebelikleri başlangıçtanormalde ayda bir kez hekimin görerek değerlendirmesi yeterlidir.   İkiz gebeliklerde ya da daha sıkı takip gerektirebilecek bahsi geçen hastalıkların veya benzerlerinin bulunması durumunda ise hekimin kararına göre 2-3 haftada veya gerekirse her hafta da gebe görülebilir.   Bu kontrollerde hekiminiz kilonuzu ve tansiyonunuzu kaydedecek, şikayetlerinizi dinleyecek, bebeğin gelişimini değerlendirecek ve o dönemde yapılması gerekli testleri yaptırmanızı sizden isteyecektir.

Genellikle 28-30. haftadan itibaren 3 haftada bir, 34-35. haftadan sonra 2 haftada bir ve son ayda (36. haftadan itibaren) her hafta gebenin görülmesinde fayda vardır. Muayeneler son dönemde kısa bile olsa fetüsün durumunun biofizik profil denilen bir sistem kullanarak değerlendirilmesinde büyük fayda vardır.

Gebelik sürecinde 20-22. haftalarda detaylı ultrasonografik değerlendirme yapmaktayız.  Fetüsün tüm organları bu inceleme ile tek tek detaylı olarak değerlendirilmektedir.

Gebelikte uygulanan diğer önemli tarama testleri hakkında daha detaylı bilgi için lütfen tıklayınız.

Hekiminiz eğer gerekli görürse Doppler Ultrasonografi ile bebeğin kan akım hızlarını yani bebeğin beslenme ve oksijenlenme durumunu da ayrıca değerlendirecektir.
Normal seyreden gebeliklerde Doppler incelemesini tarama amaçlı olarak 24. ve 30. gebelik haftasında rahime giden damarlarda ve bebeğin göbek kordonunda bakmaktayız.  Bunun dışında kan akım hızlarının ölçülmesi bebekte ya da annede bir problem (gelişme geriliği, tansiyon yükselmesi gibi) saptanırsa önem kazanır. Bu gibi durumlarda seri Doppler Ultrason ölçümleri ile bebeğin beslenme durumu yakından takip edilir.